"Rojava ve Suriye'de işler kötüye gidiyor!"
DSG’nin eski komutanlarından Husameddin Ewak, Suriye, Batı Kürdistan (Rojava), Demokratik Birlik Partisi (PYD), Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Roj Peşmergeleri ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
DSG’den ayrılmadan önce tuğgeneral rütbesiyle genel ilişkilerden sorumlu olan Ewak, Kdp.info’ya yaptığı konuşmada Suriye ve Rojava’da durumun kötüye gittiğini belirterek, “Suriye’nin genel durumu şu anda çok kötü ve daha kötüleşecek gibi görünüyor. Yaşı da kuruyu da yakacak ateş, bir fırtna bekliyor” ifadelerini kullandı.
IŞİD’le mücadelede karar verme yetkisinin sadece ABD’de olduğunu belirten Ewak, “IŞİD’le mücadelede ne YPG’nin ne de DSG’nin karar alma yetkisi var. Karar alma yetkisi sadece ABD’de. Deyr ez Zor ve çevresindeki operasyonları da ABD kendi güçleriyle yürütüyor” şeklinde konuştu.
Türkiye ve İran arasındaki çelişkilere rağmen iki ülke arasında YPG’ye karşı bir ittifak olduğunu savunan Ewak, şunları söyledi:
“İran ve Türkiye arasında çelişkiler de var ancak anlaşma da var. YPG’yi ortadan kaldırma konusunda bir anlaşmaları var. YPG’nin var olmaya devam etmesi IŞİD savaşına bağlı. IŞİD’le mücadele biterse YPG’ye destek veren ülkeler aynı desteği vermeyeceklerdir. YPG de ne uluslararası bir garanti elde etti ne de bağlayıcılığı olan bir anlaşmaya vardı. Başkaları adına savaşan bir güce dönüşmeye başladı.”
PYD’nin Rojava’da antidemokratik uygulamaları olduğunu ifade eden Ewak, “Bunu bizzat ben yaşadım. Ailem gözaltına alındı. Uluslararası koalisyondan arkadaşlarım ve uluslararası kurumların uğraşları sonucunda serbest bırakıldılar” dedi.
Roj Peşmergeleri’nin Rojava’ya dönüşüne de değinen eski DSG komutanı Ewak, şunları kaydetti:
“Rojavalı Peşmergelerin (Roj Peşmergeleri) Rojava’ya dönmesi Kürtlerin birliği ve beraber mücadele etmesi için son derece önemli bir hamleydi. Başta Suriye Kürtlerinin birlik olması yönünde karar almıştık. Kürt halkını savunmak için ortak bir eylem ve savunma planı yapılsın diye Başkan Barzani’ye bir heyet gönderdik. Ancak bu hamle Kandil tarafından reddedildi ve ihanet olarak adlandırıldı.”
Kaynak: Nerina Azad
SOLİTİRAZ.COM