28 Mart 2024 Perşembe

Devrimci Yön

Ergenekon davasında ABD - AB10 maddelik mutabakat metni

Ergenekon davasında ABD - AB10 maddelik mutabakat metni
05 Temmuz
00:00 2019

Ergenekon sanığı gazeteci Hayrullah Mahmut'un 2013 yılında verdiği savunmasında mahkemeye sunduğu AB-ABD mutabakat metnini bugünkü gelişmeleri ve yaşanan olayları daha iyi anlamak açısından yayınlıyoruz:


Sayın Mahkeme Heyeti,

Sayın İddia Makamı,

(...)

Sayın Mahkeme Heyeti,


I. ve II. İddianame kapsamında Mahkemeniz huzurunda yapmış olduğum savunma, çapraz sorgulamada verdiğim cevaplar baki kalmak kaydıyla, birkaç satırla mütalaa’ya dair düşüncelerimi, iddia makamı ile ilgili mütalaa’mı huzurunuzda evrensel hukuk’a saygı çerçevesinde paylaşmak isterim.


Ergenekon iddianamesi, istihbarat savaşları kapsamında BOP organizasyonunu yapan güç odakları tarafından organize edilmiş bir metindir.

Laik rejim’i tasfiye edip, büyük kürt devletini kurmak ve/veya Neo Sevr planı adına!

Yeri gelmişken burada kısaca Neo Sevr Planı dediğimiz o gizli protokol maddelerini hatırlatmak isterim.
Ekim 2004’te POSTACI’da yayınladığımız ve/veya deşifre ettiğimiz o planın bir kısmı bugün hayata geçmiştir; Türkiye ile İran’ı Suriye üzerinden savaştırmayı başarabilirlerse, geriye kalan kısmı da önümüzdeki birkaç yıl içinde hayata geçebilecektir.

“ABD ile AB, Türkiye üzerine anlaştı!” başlıklı “Gizli Protokol”ün diplomasi kulislerine sızan maddeleri şöyledir:


A- AB, Türkiye’yi üyelik süreci ile oyalayacak ve dikkatini sürekli AB’ye odaklayacak.

B- Türkiye’nin Ortadoğu’ya yönelik her açılımı AB tarafından Batı’ya yöneltilecek. Türkiye’nin Ortadoğu ve Kafkaslarla olan ilişkisi minimum noktada tutulacak.

C- ABD ve AB “Rusya, İran ve Türkiye”nin birlikteliğini engellemek için işbirliği içinde olacak. Birlikte hareket edecek.

D- AB, Türkiye’yi üyelik için onurlandıracak ama tam üyelik kapısını aralayarak, geri dönülemez süreçlere girilmesine sebep olmayacak.

E- AB, Türkiye’nin üyeliğini 10 temel şarta bağlayacak.


1- Türkiye, Fırat’ın doğusunda bir Kürdistan Devleti’nin varlığını kesin olarak kabul edecek.
2- Hatay’ın, Adana’nın ve Mersin’in self-determinasyon haklarını tanıyacak.
3- Rum Patriği’nin Ekümenikliği’ni tanıyacak.
4- Ermeni soykırımını ve mağdur Ermeniler’e ya da Ermenistan’a tazminat ödemesini kabul edecek.
5- Laiklikte ısrarcı olmayacak. Eğer bir din adamı kalkar da Halifelik ilan ederse müdahale etmeyecek.
6- Türkiye’nin belediyeler tarafından yönetilmesi yönündeki tüm yasal hazırlıkları yapacak.
7- Tapu kadastro kanunu yeniden düzenlenecek.
8- İslam baskı altına alınacak.
9- Türklük baskı altında tutulacak.
10- Anayasa, Fedaralizme açık hale getirilecek.

F- AB üyeliği ile Türk sisteminin çözülmesi sağlanacak. Türk Devleti’nin Atatürkçülük, üniter devlet, üniter millet gibi kavramları terk etmesi için zorlanacak.

G- AB, Türkiye ile Ortadoğu ve Kafkaslara yönelik operasyon için çalışmayacak.

H- AB anlaşmayı bozarsa, ABD, Almanya’nın Doğu Anadolu, Fransa’nın Güney Anadolu’daki çıkar bölgelerini tanımayacak.

I- Rusya ve Türkiye’deki Avrasyacılık akımı “İsrail, Türkiye, Rusya” ekseni üzerine oturtularak, İsrail tarafından kontrol edilecek.
(Ek 3)
...
Sayın Mahkeme Heyeti,

Silivri’de görülmekte olan dava’nın hülasası budur!
BOP’eşbaşı AKP ile “Kazan & Kazan” oynayan siyasi & yüksek bürokratik zevat’ın elindeki ‘yol haritası’nda bunlar yazılıdır.
Bu maddeler için “hayal mahsülü” diyenler çıkabilir, o zaman hemen sağlamasını yapalım.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Güneydoğulu gazetecilere verdiği iftar yemeğinde, medyaya da yansıyan açıklamasında bakın ne diyor:
“Kuzey Irak’ta özerk bir Kürdistan kuruldu. Başşehri Erbil’dir. Kuzey Suriye’de özerk bir Kürdistan kuruldu. Başşehri Kamışlı’dır. İran’da da özerk bir Kürdistan kurulacak. Başşehri Mahabad olacak. Türkiye’de de bir özerk Kürdistan kurulacak. Diyarbakır’ın ismi değiştirilerek ‘Amed’ yapılacak. Başşehir Amed olacak. Bu 4 başşehir Avrupa Birliği’de olduğu gibi yanlarına Ermenistan ve Ürdün’ü de alıp, sınırları da kaldırarak ‘ortak para birimine’ geçecek ve ‘Büyük Kürdistan Birliği’ hayat bulacak.”
Kim söylüyor bunları; Osman Baydemir!
Kim adına söylüyor; Barzani!
Kimin sayesinde söylüyor?!
İnsan zekası ile alay etmeye gerek yok, cevap ortada!
Sayın iddia makamı lütfetmiş binlerce sayfalık mütalaa kaleme almış, bu bağlamda diyeceğim şudur ki:
Sadece ter akıtmak yetmez, neyi neden yaptığınızı her daim bilmek şarttır.
Algı illüzyonu yaşamamak için “Gördüklerinin yarısına duyduklarınızın hiçbirine”!
Sayın iddia makamı Yeni Mahalle’nin “istihbari dedikodular” ı üzerinden bir iddianame hazırlamış, yani duyduğu her şeye inanmayı tercih etmiş.
Ne var ki, yukarıda sıralamış olduğum “gizli protokol”ü yayınladığımız tarih de ortada, o protokolün 2007’den bu yana hayata geçen maddeleri de!
Kimin sayesinde?!
Sayın iddia makamının gündemi “fuzuli işgal”i sayesinde!
Kaldı ki, hükümet yıkmak suç ise 57. Koalisyon Hükümeti’ni (Ecevit, Yılmaz, Bahçeli) başta Kemal Derviş olmak üzere, NATO konseptinde Ömer İzgi, Devlet Bahçeli ile birlikte şu an iktidarda olan BOP’eşbaşı AKP & Gülen iktidarı ve/veya Gül, Arınç, Erdoğan, Şener dörtlüsü yıktı’lar.
Bahçeli, anayasa kitapçığının fırlatılmasının bahane edilip çıkartılan ‘ekonomik kriz’in hemen ardından, Türkiye’yi bir anda kendisi “Başbakan olacak” palavrasına inanıp seçime götürdü, Irak’ta Saddam operasyonuna sıcak bakmayan Ecevit Hükümeti’ni yıkıp yerine, AKP’nin gelmesini sağladı.
Uzan da GP’yi kurdu, 72 günde 7,2’lik oy’la AKP’nin değirmenine su taşıdı, TBMM’nin iki partili olmasını sağladı!
Aynı Bahçeli, şu an görülmekte olan Ergenekon davasının gizli Savcısı Gül’ün uzlaşmadan Çankaya’ya çıkma sürecinde de dublör olarak rol aldı.
Bu durumda Ecevit Hükümeti’ni yıkmak için çete oluşturmaktan “yeni bir iddianame” yazılması gerekecek ise iş’e Kemal Derviş, Ömer İzgi, Devlet Bahçeli, Aydın Doğan, Dinç Bilgin, Cem Uzan, Abdullah Gül, Fetullah Gülen, Recep Tayyip Erdoğan, Çevik Bir, Ceyda Eren, Fatih Çekirge vb isimlerin adlarını yazarak başlanılabilir.
Hülasa, her hükümet yıkılmak için kurulur, yıkılma vakti geldi ise o iktidarı ayakta tutmaya hiçbir savcı’nın iddianamesinin gücü yetmez.
Hükümetlerin değişmediği yönetim şeklinin adı demokrasi değil, otokrasi ve/veya İmamokrasi’dir!
Tiran’lıktır!
Nokta.

yazının tamamını okumak için: Hayrullah Mahmut - milyonda1blogspot.com

SOLİTİRAZ.COM

Facebook'ta Sol İtiraz