25 Nisan 2024 Perşembe

Devrimci Yön

Kürt İttifakı'nı kim engelledi?

Kürt İttifakı'nı kim engelledi?
26 Mayıs
00:00 2018

 

Kürdi blok veya Kürdistani seçim ittifakı adı altında HDP ile Kürd oluşumları arasında yürütülen görüşmelerin sonuçsuz kalması tartışmaları bitirmediği gibi kafalardaki soru işaretlerini de gidermedi.

Neden anlaşamadıkları noktasında hala net bilgiler olmasa da, bu ittifaka HDP tarafının hayır dediği açıktır. Öncelikle Kürdi Blok’un çok masumane taleplerini bile seçim bildirgesine almayan HDP, söz konusu oluşumları düşünsel anlamda ciddiye almadığını göstermiş oldu. Buna rağmen HDP sözcülerinin hala Kürdlerin birliğinden söz etmesi, bazılarının ileri giderek “Kürdistani ittifakın sağlandığını” ima etmesi (Sezai Temelli’nin Rudaw’da çıkan sözleri gibi) HDP’nin Kürdi oluşumları düşünsel olarak ciddiye almadığı ve sadece koşulsuz olarak kendilerini desteklemelerini istediğini net olarak ortaya koydu. Görüşmeler sürerken Mustafa Karasu’nun HDP heyetine yönelik  ‘böyle bir ittifak gereksizdir’ ültimatomu tek başına PKK/HDP tutumunu göstermeye yetiyor. Sebep kim ve neden ne olursa olsun HDP ile ittifakın gerçekleşmemesi olumludur; en azından Kürdi Blok’un bundan sonra daha gerçekçi ve daha ulusalcı bir duruş sergileme şansı doğmuş oldu. Ancak tüm yaşananlara karşın Kürdi Blok’un hala duyurucu ve inandırıcı bir açıklama yapmaması oldukça düşündürücüdür…

İttifakın gerçekleşmemesi üzerine sosyal medyada devam eden tartışmaların bazıları kırıcı, bazıları ise trajikomik idi. İttifak girişimlerine yönelik sert/haksız/kırıcı eleştiriler olsa da, yapıcı/haklı ve gerçekçi eleştiriler de vardı. İttifaktan yana olan Kürdi Blok mensuplarından bazıları eleştirilere karşı uygun ve yerinde tepkiler verirken, bazıları da kontrolden çıkıp komik durumlara düştü. En kötü ve aynı zamanda komik olanı ise, ‘Kürdlerin birliğini istemeyenler Kürd düşmanlarıdır” genellemesiydi. Bu sloganik genelleme, Devleti-PKK/HDP’yi ve bağımsızlıkçı Kürdleri aynı kefeye koyduğu için hem ağır bir suçlama (PKK vari suçlama) hem de komikti. Çünkü bu genellemeyi yapanlar isim vererek Mustafa Karasu’yu eleştirseler de, esas olarak “HDP ile ittifak yapmak yanlıştır” diyen Kürdleri hedef alıyorlardı.

Her ne kadar Kürdi Blok gerekli açıklamayı yapmasa da, ittifakın gerçekleşmemesinin direkt sorumluları bellidir; HDP ve Mustafa Karasu şahsında PKK istemedi; Onların isteği, ‘bizimle düşünsel alanda pazarlık yapamazsınız, ya verdiğimiz kadar vekil alır oturursunuz, ya da koşulsuz gelir bizi desteklersiniz’ şeklindeydi ve dolaysızdı…

Bu gerçekliğe rağmen HDP ile ittifaka karşı olanların (bu karşı oluşun da farklı nedenleri vardı kuşkusuz; kişisel hesaplaşmalar, partiler arası çekişmeler ve HDP’nin bir devlet projesi olması nedeniyle hiçbir koşulda HDP ile ittifak yapılmaması gerektiğine, olası ittifakın PKK/HDP ihanetini aklama anlamına geldiğine  inanlar gibi…) suçlanması ve devlet/PKK/HDP ile aynı kefeye konulmaları, dahası neredeyse tüm oyun bozanlığın kaynağı olarak görülmelerini  açıklamak oldukça zor!

Bazen bazı olayları daha iyi anlamak için yaşanmış veya yaşanabilecek öykülerden/hikayelerden yararlanılabilir. Biz de yaşanmış bir olaydan yola çıkarak “MÜBAŞİR” öyküsünü okuyucularımızla paylaşmak istiyoruz:

****

MÜBAŞİR

Bitlis cezaevinde tutuklu olan ve hiç Türkçe bilmeyen bir kürd mahkemeye çıkacağı gün arkadaşlarına danışarak, “beni serbest bıraktıklarını nasıl anlarım” diye sormuş…

Arkadaşları, “Tahliye, serbest bırakma anlamına geliyor; tahliye kelimesini duyduğunda bil ki seni serbest bırakacaklar” diyerek gerekli yardımı yapmışlar…

Adam mahkemeye çıkmış ve heyecanla “Tahliye” kelimesini beklemeye başlamış. Her konuşanı dikkatle dinleyip konuşanın ağzından çıkacak tahliye kelimesine odaklanmış.

Tutuklunun Avukatı, tahliye talebinde bulunduğunda, tutuklu “tamam” demiş avukat tahliye dediğine göre bir engeli aştım diye düşünmüş…

Sonra Savcı, epey konuştuktan sonra ‘tahliye koşullarının olmadığını ve tutuklunun ilgili ceza maddeleri gereği cezalandırılması’ gerektiğini söylemiş. Savcının tüm konuşmasından sadece “tahliye”yi anlayan tutuklu, ‘bu da tamam, savcı da tahliye dedi ve bir engeli daha aştım’ diye umutlanmaya başlamış…

Sıra mahkeme heyetinin kararına gelince tutuklu heyecanla ve pür dikkat dinlemeye koyulmuş.

Mahkeme başkanı, ‘tahliye talebinin reddine’ dediğinde tutuklu çok sevinmiş ve ‘ tamam herkes tahliye dediğine göre bu iş bitti ve ben serbest kaldım’ diye keyiften dört köşe olmuş…

Mahkemelerde genel olarak okur-yazar olmayanların yargılamasında şayet duruşma ertelenip bir dahaki celse için gün veriliyorsa, Mübaşir, gelecek duruşmanın tarihinin yazılı olduğu kâğıdı tutukluya verir ve genelde sözlü olarak da “şu şu tarihte tekrar mahkemeye geleceksin’ der…

Bizim tutuklu herkesten “tahliye” aldığını düşünürken birden mübaşir elindeki kâğıdı tutukluya uzatır ve gelecek duruşmanın tarihini söyler…

Morali bozulan ve üzüntülü bir şekilde cezaevine dönen tutukluya, diğer tutuklular ‘ne oldu’ diye sorar!

Tutuklu, üzgün ve kızgın bir şekilde,

“Avukat tahliye dedi

Savcı tahliye dedi

Mahkeme tahliye dedi

Ama Mübaşir kabul etmedi; elime bir kâğıt verip tekrar geleceksin dedi;

Bütün suç Mübaşirde” diyerek öfkesini kustu…

….

Kürdi Blok sözcüleri sürekli “Kürdlerin birliğinden İttifakından” söz ettikleri için onların bir suçu yok!

PKK her gün “Kürdlerin Birliği/ulusal kongre/ulusal ittifak” dediği için onlar da ittifaka olumlu bakıyorlar! Her ne kadar ulusal dinamikleri yok edip “ulus devlete karşı” olsa da, tüm söylemlerinde İttifak kelimesinin geçmesi yeterlidir.

HDP ‘istekleriniz zaten programımızda var’ dediği ve ittifakın gerekliliğini hala vurguladığı için onlar da İttifakçı! Her ne kadar biz Türkiye partisiyiz/ Türkiye’yi böldürtmeyiz deseler de!!!

Mustafa Karasu her ne kadar ittifak olmasın talimatı verdiyse de, sözlerinde “İttifak” geçtiği için o da ittifaktan yana!

Tek suçlu, HDP ile ittifak yanlıştır/entegrasyoncu anlayışı aklamaktır diyenlerdir; onlar bu ittifakın gerçekleşmesini istemediler...

 

NASNAME.COM'DAKİ YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN...

SOLİTİRAZ.COM

Facebook'ta Sol İtiraz