Lübnanlı gazeteci Suudi Arabistan gerçeğini anlattı...
Hasan Sivri: Suudi Arabistan'daki gelişmelerle ilgili birçok iddia var. Gerçekte yaşanan kısaca nedir? Muhammed bin Salman neyi hedefliyor?
Ali Murad: Suudi Arabistan'ı ve son gelişmeleri izleyenler için artık çok açık ki Muhammed bin Salman'ın prensleri tutuklatmadaki hedefi sadece onların Bin Salman yönetiminin geleceğine yönelik teşkil edebilecekleri tehditleri ortadan kaldırmak değildi. İktisadi ve mali faktörler de çok önemli. Bugün tutuklanan prensler, iş adamları ve eski bakanlardan 100 milyar dolar tahsil edildiği iddia ediliyor. Bin Salman, bütçesindeki sıkıntıyı telafi etmek için böyle bir yola başvurdu. Bin Salman milyarlar harcadığı bir savaşın içinde ve petrol fiyatları bir türlü bütçesine can verecek seviyeye doğru iyileşme göstermiyor.
Hasan Sivri: Prenslerin tutuklanmasının ve Arabistan'daki bu değişimin ne tür etkileri olacak? Özellikle de küresel düzeyde tanınmış ve ortaklıkları bulunan Velid Bin Talal gibi Prenslerin tutuklanması nasıl sonuçlar doğuracak?
Ali Murad: Prensler tutuklandığından beri küresel medyayı, sızdırılan raporları ve Batılı siyasetçilerin Bin Salman'ın hamlesi ile ilgili tutumlarını takip ediyoruz. Bin Salman'ın hamlesinin benzerinin olmadığına ve yönetimin geleceğine etkileri olacağına dair genel bir kanı var. Yöneten aileden prenslerin daha önce bu şekilde teşhir edilmesine izin verilmemişti. Aynı zamanda prenslere çok farklı bir yaklaşım söz konusu. Darp edildikleri ve işkence gördüklerine dair bilgiler var. Kanaatimce, dünyaca tanınan yatırımcı Velid Bin Talal'ın diğerlerinden farklı olarak yakın bir zamanda serbest kalma şansı var. Serbest kalması için uluslararası taraflardan baskılar olacaktır. Fakat bu tanınmış prensin, Muhammed Bin Salman Suudi Arabistan'daki malına el koymadan önce serbest kalması mümkün değil. Bin Salman, Suudilerin ve kraliyet ailesinin yönetimdeki sürekliliğinin esaslarından biri olan ‘'Aile Birliği'' esasına darbe vurdu. Aile içinde, veliaht Bin Salman'ın bu hamlesini reddeden reaksiyonlar ve ifadeler var.
Hasan Sivri: Muhammed Bin Salman hedeflediklerine ulaşabilecek mi?
Ali Murad: İntihar hamleleri olsa da şimdiye kadar Bin Salman'ın bu hamlelerde başarılı olduğu görülüyor. Tehlike, içte ve dışta eşzamanlı savaşlar vermekte yatıyor. 32 yaşındaki Bin Salman tek başına bu büyüklükteki savaşları planlayabilecek güce sahip değil. Etrafında planlayan ve hamleleri yöneten bir ekip var. Bu ekibin Suudi olduğundan şüpheliyim. İçte yönetim kurumlarında yer alan Prenslere karşı açık bir savaş cephen varken bölgede yeni cepheler açamazsın. Bu ya deliliktir ya da iyi planlanmış bir iştir. Ben Bin Salman'ın Amerikalılar ile her şey üzerinde uzlaşı sağladığı görüşüne yakınım. Hamleden önce Trump'ın damadının Bin Salman ile 3 gün boyunca bir araya geldiği gizli Riyad ziyaretinde planlama gerçekleşti ve 4 Kasım'da Hariri istifaya zorlandı, prensler, bakanlar ve iş adamları gözaltına alındı.
Hasan Sivri: Prenslerin tutuklandığı gün Hariri istifaya zorlandı. Fakat görünüşe göre Suudiler istediklerini elde edemedi. Hariri ülkeye döndü. Bu hamlenin Lübnan'a etkileri ne olacak?
Ai Murad: Lübnan'ın reaksiyonu Suudilerin istediği gibi olmadı. Bin Salman ve ekibi Hariri'nin hareketinde bir şok etkisi ile fitne havası ve gerginlik üzerinden Lübnan içinde çatışma yaratmak istediler. Bunun üzerinden de Hizbullah ve cumhurbaşkanı Mişel Avn'a baskı kurmak istediler. Fakat istifanın şekli ve Riyad'dan verilen görüntü, özellikle Hariri'nin hareketi ve çevresinin kitlesi başta olmak üzere tüm Lübnanlıları provoke etti. Lübnan'da istifayı birlik içinde reddeden hava, Mişel Avn'ın Hariri'nin geri gelmesine yönelik talebi, Fransa ve Almanya gibi devletlerin Hariri'nin bırakılması için Suudi Arabistan'a baskı yapmalarına vesile oldu. Bu devletlerin Lübnan'daki gidişatın büyük bir krize dönüşmesinden ve Avrupa'ya yeniden Lübnanlı göç dalgası doğuracağından endişe duyduklarını da belirtelim. Suudi Arabistan'ın geri çekildiği görüntüsü var evet ama kanaatimce Suudiler hala Hariri üzerinde güçlü etkiye sahip. Hariri istifasını Mişel Avn'a sunacak ve bundan sonra yeni hükümet -Hariri'den başkası ile de görüşülebilir- teşkili için görüşmeler süreci başlayacak. Kriz, seçimin yapılacağı önümüzdeki bahara kadar sürebilir. Lakin Suudi veliahdının çılgınlığı, gerginliği arttırma girişimleri olmadan Lübnan'ı kendi iç işlerine terk etmeyecek. Çünkü Suudilerin İsrail ile Lübnan'da ortaklığa doğru güçlü bir yönelimi var. Hedefte ise Hizbullah'a baskı kurarak Hizbullah'ın bölgesel roller almasını engellemek var.
Hasan Sivri: İsrail Suudilerin isteğine yerine getirip Hizbullah'a karşı bir savaş ilan edecek mi?
Ali Murad: Artık çok açık ki İsrail Suudi Arabistan adına Lübnan'da Hizbullah'a karşı bir savaş yürütmeye hazır değil. Böyle bir durumda İsrail'in ödeyeceği bedel büyük olur. Ayrıca Hizbullah ile bir savaşın olası sonuçları İsrail'i endişelendirirken, bu olası sonuçlar caydırıcı rol oynuyor. Suudiler, İsrail'e bir savaş başlatması için milyar dolarlar önerdi ama Tel Aviv'den sızdırılan haberlere göre İsrail'in, Washington ve Washington liderliğinde kurulacak bir Koalisyon olmadan Hizbullah'a karşı böyle bir savaş yürütmesi mümkün değil. Bu Koalisyonun kurulması da pek mümkün değil çünkü bölgede bir savaşa daha bulaşmak istemeyen ABD duruşu var.
Hasan Sivri: Bugün Hizbullah Lübnan hükümeti ortağı. Suudiler ise gelecekteki herhangi bir hükümette Hizbullah yer alsın istemiyor, Hariri ve Müstakbel hareketine bu konuda baskı yapıyor. Hükümet krizi mi geliyor?
Ali Murad: Hükümetsizlik krizi evet bekleniyor. Suudiler, Hariri ve Müstakbel hareketinden yeni bir hükümet kurma aşamasını uzatmalarını isteyecek. Kanaatimce Suudiler Lübnanlıların üzerinde uzlaşı sağlayamadığı bir isim önerecek. Bu isim Fuad Sinyora olabilir. Suudilerin, yeni bakanlık beyannamesinin bazı maddelerinde şartları da olacak. Suudiler bu beyannamede bazı durumları dayatarak Hizbullah üzerinde baskı kurmak isteyecek ama bu dayatmalar açık ki Lübnan'da birçok siyasi taraftan ret alacak.
Kaynak: www.medyasafak.net
SOLİTİRAZ.COM