AB'nin eğittiği hibe almış mide bulandıran Türk gazetecileri
Bu yazı daha önce Milli Çözüm Dergisi yazarı Osman Nuri Çelik tarafından yazılmıştır. Yazarın bu derlemesini yararlı olur amacıyla yayınlıyoruz:
Avrupa Birliği'nin kiralık kalemleri ve Müslüman - Türk görünümlü misyonerleri olarak eğitilen ve beyinleri yıkanıp uzaktan kumandalı robotlara çevrilen gazetecileri, sağ olsun, milli gayretli ve cesaretli yazarlarımız deşifre etmişti. Kendilerini tebrik ve teşekkür ediyor ve bu bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum:
AB - MEDYA İLİŞKİLERİ
“AB, kurduğu propaganda ağını daha da etkinleştirip yaygınlaştırabilmek amacıyla medyayı da ele geçirmek istemiş ve bu hedefe ulaşabilmek için de Maastricht'te 'Avrupa Gazetecilik Merkezi'ni kurmuştu. AB bu merkezde, Avrupa'daki bağlarını daha da sağlamlaştırmayı ve ısrarla üzerinde durduğu 'Avrupa Boyutu' kavramını tüm haber alma alanlarına yaymayı ilke edindiğini duyurmuştu.[1] 2000 yılı itibariyle, Avrupa Gazetecilik Merkezi yöneticileri, 7 bin gazeteciyi eğitmiş olmakla övünmekteydiler. Elbette bu ifadede, 'eğitim' sözcüğü yerine 'beyin yıkayarak tavlama' tanımını koymamız gerekmektedir. Türlü yollarla ağırlanmış olan bu gazeteciler, AB'nin birer ateşli yanlısı olup çıkmışlardır! İngiliz gazetesi The Daily Telegraph'ın editörü Charles Moore, bir AB sözcüsüne ait şu sözleri aktarıyordu: “Kendi bölgelerindeki olaylar hakkında yazı yazan Avrupalı gazetecilerin yaklaşık yarısı, yazılarını baskıya vermeden önce bana gösterirler, benim onayımı alırlar.”[2]
AB sözcüsünün gerçekten çok sarsıcı bu itirafı karşısında şaşkınlık yaşayan İngiliz gazeteci Charles Moore, yazısını şöyle sürdürüyordu: “Brüksel'de akredite olmuş 1200 gazeteci bulunmaktadır. Bunların çoğu, yazacakları yazının konusunu, Avrupa Komisyonu'nun her öğle vakti verdiği brifingde öğrenirler!” Evet propaganda amaçlı bol para dağıtan AB, Avrupa medyasının da önemli bir bölümünü satın almış, propaganda ağının içine yerleştirmiştir.
AB-TÜRK MEDYASI İLİŞKİLERİ
Peki, Avrupa medyasının önemli bir bölümünü satın alan AB'nin eli Türkiye'de boş durmuş olabilir miydi? Türkiye'de toplam beş yüze yakın sendika, vakıf, dernek, oda, birlik, kooperatif, federasyon, üniversite ve belediyelere milyarlarca Avro hibe dağıtan AB, Türk medyasına para dağıtmamış olabilir miydi? İşte bunu araştırmak üzere harekete geçtim. Bu çalışmalarımda şöyle bir süreç izlendi:
•3 Mart 2007 tarihinde, İngiltere'nin Avrupa Parlamentosundaki üç parlamenterine Caroiine Lucas, Daniel Harman ve James Elles'e elektronik posta göndererek, Türk gazetecilerin AB'den hibe alıp almadıklarını bildirmelerini, eğer almışlarsa bu konuda ayrıntılı bilgi göndermelerini rica ettim. Her üçü de, bu sorumu Avrupa Komisyonu'na yönelteceklerinin sözünü verdiler.
•13 Mart 2007 tarihinde, Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Finlandiyalı üyesi Olli Rehn'den, Komisyon adına sorumuza genel bir yanıt geldi. Olli Rehn'in bu uzunca yazısında söylediklerinin kısa özeti şudur:
- Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Genel Direktörlüğü, Türkiye için Brüksel'de 2005 yılında dört, 2006 yılında sekiz seminer yapılmıştır.
- Bu seminerlere Türk gazeteciler, Türk medyasının editörleri ve genç Türk resmi görevlileri katılmıştır.
- 2005/2006 yıllarında bu seminerlere katılanların sayısı 216'dır.
- Bu seminerler için AB bütçesinden 100.000 Euro ayrılmıştır.
- Seminerlere katılanların uçak biletleri ve diğer giderleri AB fonlarından karşılanmıştır.
- Yukarıda sözü edilen seminerlere ek olarak, 2005/2006 yıllarında Avrupa Komisyonu'nun Ankara'daki Delegasyonu da Türkiye'de eğitim programları ve Brüksel'e geziler düzenlemiştir. Bu etkinliklere 500 kişi katılmıştır.
- 2006/2007 yılları için delegasyon yeni bir program tasarlamıştır. Bütçesi yaklaşık 450.000 Avro olan bu programda, Türkiye'deki yaygın ve yerel televizyon kanallarında ve görsel-işitsel şirketlerde çalışanların eğitimi amaçlanmıştır.
Avrupa Birliği'ne Mektuplar
Olli Rehn'in yukarıdaki mektubundaki açıklamaları yararlı bilgiler içermekte, ancak AB fonlarından yararlanan, Brüksel'deki seminerlere katılan Türk gazeteci ve editörlerinin adlarını vermemekteydi. Biz ise, asıl bu listeye ulaşmaya çalışıyorduk. Bu amaçla, araştırmalarımızı sürdürdük. Ünlü Amerikan gazetesi International Herald Tribune'de, Brüksel kaynaklı bir haberde şöyle denilmekteydi:[3]
- AB kurumları gazetecilere hibe vermekte ve bu eylemlerinin 'halkın yararına' olduğunu savunmaktadır.
- AB'nin iletişimden sorumlu Komisyon üyesi Margot Wallstrom, gazetecilere AB fonlarından para verilmesinin 'son derece haklı gerekçelere dayandığını' açıklamaktadır.
- Strasburg’daki Avrupa Parlamentosu'nun oturumlarını izlemek isteyen bir gazeteciye, AB fonlarından uçak bileti alınıp gönderilmekte ve Strasburg’da kaldığı her gün için cebine 100 Avro harçlık konulmaktadır.
- Maaşları dışında, türlü adlar altında yüksek miktarda ödenek aldıkları için ağır eleştirilere hedef olan Avrupa Parlamentosu parlamenterlerinden bazıları, AB'nin gazetecilere hibe dağıtmasına karşı çıkmışlardır.
- Merkezi Brüksel'de olan, 250.000 üyesi bulunan Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, AB'den hibe alan gazetecilerin adlarının açıklanmasını istemiştir. Federasyon, gazetecilerle AB arasındaki parasal ilişkilerin, AB'nin yıllık raporlarında yer almasını, AB fonlarından ve diğer tüm desteklerden yararlanan medya kuruluşlarının listesinin bildirilmesini talep etmiş ama yanıt alamamıştır.
26 Mart 2007 tarihinde AB'nin Genişlemeden Sorumlu Genel Direktörü'ne bir elektronik posta gönderdim. 2005/2006 yıllarında Brüksel'de düzenlenmiş olan seminerlere katılan Türk gazetecilerin, editörlerin ve genç devlet memurlarının adlarını bildirmesini rica ettim. 26 Mart 2007 tarihinde, Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Genel Direktörü'ne de yukarıdaki mektubun aynı içeriğinde bir elektronik posta gönderdim, toplam 216 katılımcının adlarını bildirmesini rica ettim. İşte AB'den Gelen Cevaplar:
•13 Nisan 2007 tarihinde, Avrupa Parlamentosu'nda İngiliz parlamenter James Elles'den bir elektronik posta aldım. James Elles, kendisine sorduğum soruyu bu kez yazılı olarak Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu üyesi Olli Rehn'e yazılı olarak ilettiğini bildiriyordu.
•4 Mayıs 2007 Cuma günü, Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Genel Direktörü Dr. Stergios Varvaroussis'den şu elektronik postayı aldım. Göstermiş olduğum ilgiden dolayı teşekkür ederek söze başlayan Dr. Stergios Varvaroussis, yukarıdaki mektubunda şu önemli bilgileri veriyordu:
- Avrupa Komisyonu, kişisel bilgilerin düzenlenmesi ile ilgili (EC) 45/2001 numaralı kurala uymak mecburiyetindedir.
- AB'nin seminerlerine katılan Türk gazetecilerin isim listesi de 'kişisel bilgiler' sınıfına girmektedir.
- Bu bilgiler, üçüncü şahıslara verilmeyecektir.
Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Genel Direktörü Dr. Stergios Varvaroussis'in cevabını tek bir cümlede özetleyebiliriz; “Seminerlerimize katılan Türk gazetecilerin adlarını veremeyiz, gizlidir!”
Peki, AB yanlılarının o dillerinden düşürmedikleri 'şeffaflık' ilkesi nerede kalmıştı? Eğer Brüksel'deki seminerler gizli değil idiyse, katılanların adlarını saklamak ne amaçlıydı? Yoksa, Brüksel'deki seminerlerin gizlenmesi gereken bir yanı mı vardı?
•4 Mayıs 2007 Cuma günü, Avrupa Birliği Genişleme-Dokümantasyon Genel Müdürlüğü'nden, elektronik postayla şu cevabı aldım:
İçerik olarak Dr. Stergios Varvaroussis cevabından farkı olmayan bu mektubunda Maurice Guyader, göndermiş olduğum mektuba nezaketen teşekkür ettikten sonra, özetle şu bilgileri veriyordu:
- Kendisinden istemiş olduğum belgeler, yani Brüksel'de AB seminerlerine katılmış Türk gazetecilerin isim listesi, 109/2001 sayılı kuralın kapsamına girmekteymiş. Avrupa Parlamentosu, Konsey ve Komisyon belgeleri de bu kural kapsamında gizliymiş.
- Türk gazeteciler, Avrupa Komisyonu'nun düzenlediği seminerlere katılmışlar, bu seminerlerde kendilerine Avrupa Birliği'nin genişleme politikası ile ilgili çok yararlı bilgiler verilmiş.
- Seminerlere katılan Türk gazetecilerin isim listesini, bu kişilerin rızası olmadan bana veremezlermiş! Eğer bu listeyi bana verirlerse, seminerlere katılan Türk gazetecilerin mahremiyetinin ve karakterlerinin sağlamlığının korunması tehlikeye düşebilirmiş!
AB'nin Brüksel'deki seminerleri gizli toplantılar mıydı? Bildiğimiz kadarıyla, hayır! Türk gazeteciler bu seminerlere Türkiye'de hiç kimsenin haberi olmadan gizli kapaklı yollardan mı gitmişlerdi? Hayır! Peki, sonradan ortaya çıkan bu gizlilik neyin nesi oluyor? Bir Türk gazetecisinin Brüksel'de AB'nin seminerlerine katılmış olmasının öğrenilmesiyle, o kişinin mahremiyeti ya da karakter sağlamlığı nasıl tehlikeye düşer, söyler misiniz? İnanın, Londra'da İngiliz devlet arşivi olarak bilinen 'Public Record Office'de araştırma yaparken bazı gizli belgelere çok daha kolay erişmiştim!
•8 Mayıs 2007 tarihinde, Avrupa Parlamentosu'nda İngiliz parlamenter James Elle'den şu elektronik postayı aldım: Mektubunda İngiliz parlamenter bana şu bilgileri veriyordu:
- Avrupa Komisyonu'ndan yazılı cevap gelmiş, bana ekte sunuyordu.
- Avrupa Komisyonu üyesi Rehn, şunu bildirmiş: Türk gazeteciler için, düzenli eğitim programları uygulanmaktadır. Bu programlar, AB'nin Sivil Toplum Diyalogu projesinin bir parçasıdır.
- Avrupa Komisyonu üyesi Rehn, 2005/2006 yıllarında uygulanan, gazetecilerin eğitimiyle ilgili belgeyi de mektubuna eklemiş. Ancak eğitim programına katılan gazetecilerin adlarını, o kişilerin rızası olmadan vermesinin mümkün olmadığını bildirmiş.
Görüldüğü gibi, Avrupa Birliği'nin hangi biriminden olursa olsun, gelen cevaplar hep aynı gizliliği vurguluyordu; Türk gazetecilerin adlarını, onların rızası olmadan bildiremeyiz! Peki, onların kim olduğunu nasıl öğrenecektik?
İşte, yukarıda sözünü ettiğimiz Olli Rehn'in mektubu:
Avrupa Komisyonu üyesi Olli Rehn, mektubunda özetle şunları söylüyordu:
- Komisyon, üye devletlerden ve aralarında elbette Türkiye'nin de bulunduğu aday ülkelerden gelen gazetecileri düzenli olarak eğitmektedir. Özellikle Türk gazetecilere verilen eğitim, Sivil Toplum Diyalogu projesi kapsamında değerlendirilmelidir.
- Eğitim verilen gazeteciler, medyada farklı duyarlılıkları ve yaklaşımları olanların da temsil edileceği, mümkün olan en geniş bir yelpazeden seçilmektedir.
- Rızaları olmadıkça, eğitim programlarına ve bilgilendirme seminerlerine katılmış olan gazetecilerin adlarını vermek mümkün değildir.
Olli Rehn'in mektubunun ortaya koyduğu en önemli noktalar şunlardı:
- Türk gazetelerine düzenli olarak eğitim verilmektedir.
- Kendilerine eğitim verilen ve bilgilendirme seminerlerine katılan Türk gazetecilerin adlarını vermek mümkün değildir.
Yaptığımız araştırmada, bu aşamada elde ettiğimiz en önemli bilgi, Olli Rehn'in mektubuna eklediği, 2005 ve 2006 yıllarına ait, eğitim kurslarının programıdır. Şimdi, bu programa bakalım.
AB kurslarında Türk Gazetecilerin Eğitimi:
- 2005 yılında Türk gazetecileri şu kurslarda eğitilmişlerdir:
- Brüksel'de Avrupa Birliği ile ilgili temel bilgilerin öğretildiği iki günlük kurstan dört kez verilmiştir. 58 Türk gazeteci eğitilmiştir.
- Türkiye'den 23 gazeteci Brüksel'e gelmiş, iki günlük bir programda kendilerine Avrupa Komisyonu kurumları tanıtılmış, toplantılar tertiplenmiştir.
- 26 yerel gazeteciye, bir günlük bir programda, İstanbul'da AB ile ilgili bilgi edinme, rapor hazırlama semineri verilmiştir.
- Ankara ve İstanbul'daki yaygın medyadan 19 gazeteciye önce Ankara'da 2,5 gün, daha sonra Brüksel'de 2 gün eğitim verilmiştir. Bu eğitim sırasında 19 gazeteci; Genişlemeden Sorumlu Genel Direktörlüğü memurları, Parlamenterler ve politika uzmanları ile yapılan toplantılara girmiştir.
2006 yılında Türk gazetecileri şu kurslarda eğitilmişlerdir:
-90 yaygın medya gazetecisi, AB üyesi ülkelere götürülmüştür. Ayrıca, Brüksel/Strasburg’daki parlamento ve Helsinki ile Berlin'deki başkanlık konutları ziyaret edilmiştir.
- 9 gazeteciden oluşan küçük bir grup, Brüksel, Sofya ve Romanya'ya götürülmüşler, burada kendilerine seminerler verilmiştir.
- 2 gazeteci Sofya'ya götürülmüşler, burada AB'ye katılacak ülkelerden gelen büyük gazeteci gruplarıyla tanıştırılmışlardır. Hep birlikte AB'nin genişlemesi konusu konuşulup bilgi alışverişi gerçekleşmiştir.
- 2 gazeteci, AB Ziyaretçiler Programı kapsamında Brüksel'e davet edilmiştir.
- 120 yerel medya gazetecisi, Türkiye'nin çeşitli kentlerinde seminerden geçirilmiştir.
- 120 gazeteci, bazı Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileriyle birlikte, Türkiye'nin çeşitli kentlerinde eğitilmiştir.
- 3 kişi yazılı medyadan, 3 kişi de televizyondan seçilmiş ve uzun süreli eğitilmek üzere Brüksel'e götürülüp eğitilmiştir.
- 37 yerel medya gazetecisi, incelemelerde bulunmak üzere Brüksel'e götürülmüştür. Bu kişiler, AB hakkında ayrıntılı bilgi edinebilmeleri amacıyla resmi görevlilerle, Parlamenterlerle ve diğer uzmanlarla tanıştırılıp bilgilendirilmiştir.
Özet olarak, 128'i yaygın medyadan ve 384'ü yerel medyadan olmak üzere, Avrupa Birliği 2005-2006 yıllarında toplam 512 Türk gazetecisini eğitmiş, bilgilendirme seminerleri vermiştir. Toplam 512 Türk gazetecinin 266'sı Türkiye'de, 246'sı ise yurt dışında (Başta Brüksel olmak üzere, Strasburg, Berlin, Helsinki, Sofya ve Bükreş'te) eğitim almışlar, seminerlere katılmışlardır. Peki, kimdir bu 512 kişi? Bunlar hangi gazetelerde ya da hangi televizyon kanallarında çalışmaktadırlar?
AB'nin Avrupa'da eğittiği 246 Türk gazeteci kimlerdir?
Uzun süreli eğitilmek üzere Brüksel'e götürülmüş 3 gazeteci ve 3 televizyoncu kimlerdir? Unutmayınız ki, bu gazetecilerin tüm masrafları, uçak biletleri ve konaklamaları AB tarafından karşılanmıştır. Yurt dışında geçen her gün için, ceplerine 232 Avro harçlık konulmuştur. Bunlar, resmi bilgiler. Peki, açıklanmayan hibelerin miktarı nedir? Bütün bunlardan daha can alıcı soru:Avrupa Birliği, neden yüz binlerce Avro harcayarak yüzlerce Türk gazetecisini Avrupa'da ağırlamış, eğitmiştir? Ve işte şimdi, bilge yazar Bertan Onaran'dan öğrendiğim bir deyişi kullanmanın tam zamanı: “Kimse binmeyeceği eşeğe yem torbası takmaz!”. Yukarıdaki soruların cevaplarını bulmak amacıyla araştırmamı sürdürdüm.
Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'ne Mektup
AB, Türkiye'de çok yaygın ve etkili bir propaganda ağı kurmuştur. Bu propaganda ağının odak noktasındaki kuruluşlardan biri de 'Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'dir.[4] Resmi bilgiye göre Avrupa Birliği Genel Sekreterliği; Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde Dışişleri Bakanlığınca yürütülen dış ilişkilerin koordinasyonunu yürütmekte ve katılım müzakereleri dahil tüm dış temas ve müzakerelerde yer almaktadır. Çalışanları T.C. Devleti'nin maaşlı memurları olan AB Genel Sekreterliği, Türkiye'de sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve medya ile çok sıkı bir işbirliği kurmuşlardır. Beraber konuk olduğumuz televizyon programlarında AB'yi yalnız görev gereği değil, içten savunan, AB'nin tüm işlem ve eylemlerinde 'şeffaf olduğunu ısrarla söyleyen, Avrupa Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Tuncay İnce'ye, 17 Mayıs 2007 tarihinde şu mektubu göndererek bilgi istedim:
Sayın Tuncay İnce,
Avrupa Komisyonu (The Commission's Directorate-General for Enlargement), Brüksel'de 2005 yılında 4, 2006 yılında 8 seminer düzenledi. Bu seminerlere katılanlar Türk gazeteciler, Türk medyasının editörleri ve genç Türk bürokratlardı. Söz konusu bu seminerlere katılanların toplam sayısı 216'dır.
Şimdi sizden ricam şudur: Yukarıda sözü edilen seminerlere katılan Türk gazeteci ve editörlerinin isimlerini lütfen bildiriniz.
12 Ocak 2007 tarihinde Ankara'da, Kanal-B televizyonunda Sayın Gürbüz Evren'in sunduğu “Bekleme Odası” programına sizinle beraber konuk olmuştuk. Ben, AB ile ilgili açıklamalarda bulunurken, AB'nin özellikle dağıttığı hibelerin nasıl harcandığı konusunda 'gizlilik' ilkesi uygulandığını söylediğimde şiddetle karşı çıkmış, benimle tartışmış, AB'nin tüm icraatlarının kamuoyuna açık olduğunu, her şeyin 'tam bir şeffaflık içinde' yapıldığını iddia etmiştiniz. İşte şimdi bu iddianızı kanıtlama fırsatı çıkmıştır. Lütfen hiç gecikmeden ve hiçbir bahane öne sürmeden, söz konusu 216 Türk'ün isimlerini bildiriniz. Bunun dışında, AB'den hibe almış, Türk gazeteci ve medya mensupları varsa, bunların da adlarını ivedilikle bildirmenizi rica ediyorum.Ama maalesef Tunay İnce'den bu mektubuma cevap gelmedi.
23 Mayıs 2007 tarihinde, AB Genel Sekreterliği'ni telefonla aradım. Yetkili kişi olarak telefona Daire Başkanı İnci Ataç çıktı. Tunay İnce'ye göndermiş olduğum elektronik postalara cevap alamadığımı söyledim. Tunay İnce'nin emekli olduğunu bildirdi. Göndermiş olduğum mektupların içeriğini özetleyerek, kendisinden yardım istedim. Verdiği cevap şu oldu: “Vaktim olursa bakarım, bugünlerde çok yoğunum!” Aldığı maaş, verdiğimiz vergilerden ödenen bu hanımefendi, çok önemli bir konuda yaptığım araştırmayı ciddiye almıyor, umursamıyordu!
24 Mayıs 2007'de Tunay İnce ile telefonda konuştum. Israrla savunduğu 'şeffaflık' ilkesinin AB'de bulunmadığını, AB'den hibe alan Türk gazetecilerin isimlerini büyük bir sır gibi sakladıklarını vurguladım. Tunay İnce, televizyon programında takındığı ısrarcı tavrını bırakmışa benziyordu. AB'den hibe alan Türk gazetecilerin kimler olduğunu bilip bilmediğini sordum. Bilmediğini söyledi. Ama artık o da bu gazetecilerin varlığını inkâr edemiyor, isimlerin açıklanmamasını savunamıyordu. Bu isimleri alabilmem için, son bir kez de Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu'na başvuruda bulunmamı önerdi.
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu'na Mektup
AB'nin Türkiye'deki propaganda ağının odak noktasında bulunan kuruluşlardan biri de 'Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu'dur.[5] Avrupa Komisyonu, Türkiye'ye, 1974 yılında Ankara'da bir “Basın ve Enformasyon Bürosu” açarak adım atmıştır. Sonradan bu büronun adı, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu olmuştur. Tüm üst düzey yöneticileri AB'nin Avrupalı elemanlarından oluşan bu kurum; Türkiye'deki sivil toplum kuruluşlarına, belediyelere ve diğer kurum ve kuruluşlarına verilen AB hibelerinin takipçisi ve denetçisidir. 27 Mayıs 2007 tarihinde, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu'na bir mektup yazıp faksladım. En az 216 Türk gazetecinin, 2005/2006 yıllarında yurt içi ve yurt dışında AB'nin eğitiminden geçtiğini, seminerlere katıldığını bildiğimi belirttikten sonra, bu gazeteci ve editörlerin isimlerini bildirmelerini rica ettim. 29 Mayıs 2007'de, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu'ndan şu cevabı aldım:
“Sayın Dikbaş
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu'na hitaben yazmış olduğunuz, 21 Mayıs 2007 tarihli faksınız Basın Enformasyon Bölümümüze iletilmiştir. AB Bilgi Merkezimiz tarafından da bildirildiği gibi, aşağıda sözünü ettiğiniz seminerlere katılan kuruluşların listesini gönderiyoruz. Arzu ederseniz gazetecilerin isimlerini ilgili kuruluşlardan öğrenmeniz mümkündür. Yardımcı olabildiğimizi umudeder, kolaylıklar dilerim.
Selda Düzenli Press&lnformation Assistant Delegetaion of the European Commission to Turkey”
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu, yukarıdaki mektuptan da görüldüğü gibi, AB'nin eğitiminden geçmiş ve seminerlerine katılmış Türk gazetecilerin adlarını vermiyordu; ama bu gazetecilerin çalıştıkları kurumların listesini bildiriyordu. Bu, yaptığımız araştırmada önemli bir aşamaydı. İşte, AB tarafından yurt içinde ve yurt dışında eğitilmiş, seminerler verilmiş Türk gazeteci ve editörlerin çalıştığı kurumlar:
1. Akşam Gazetesi 2. Anadolu Ajansı
3. Anka Haber Ajansı 4. Birgün Gazetesi
5. Bugün Gazetesi 6. Business Channel
7. Cihan Haber Ajansı 8. CNN Türk
9. Cumhuriyet Gazetesi 10. Dünya Gazetesi
11. Fox TV 12. Hürriyet Gazetesi
13. Kanal 24 14. Kanal D
15. Kriter Dergisi 16. Mehtap TV
17. Milliyet Gazetesi 18. NTV
19. Radikal Gazetesi 20. Referans Gazetesi
21. Sabah Gazetesi 22. Samanyolu TV
23. Star Gazetesi 24. Takvim Gazetesi
25. Tempo Dergisi 26. Today's Zaman Gazetesi
27. TRT 28. Turkish Daily News
29. Türkiye Gazetesi 30. TV Kanal 24
31. Vatan Gazetesi 32. Yeni Şafak Gazetesi
33. Zaman Gazetesi
AB Eğitimine ve Seminerlerine Gazeteci ve Editörlerini Göndermiş Kurumlara Mektup
8 Haziran 2007'de, yukarıdaki listede adları bulunan gazete ve kurumlara gönderilmek üzere bir mektup hazırladım. Bu mektubumda, elde etmiş olduğum bilgileri kaynak göstererek, AB’nin eğitim programlarına ve seminerlerine katılmış gazeteci ve editörlerin adlarını bildirmelerini bu gazete ve kurumlardan rica ettim. Mektubumu, Yurt İçi Kargo ile, adrese teslim kaydıyla göndermiş olduğum gazete ve kurum yöneticileri şunlardır:
• Serdar Turgut, Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni. • Bülent Yılmaz, Birgün Gazetesi, İmtiyaz Sahibi ve Yayınları. • Selahattin Sadıkoğlu,Bugün Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni. • İbrahim Yıldız, Cumhuriyet Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni. • Osman S. Arolat, Dünya Gazetesi, Genel Yönetmeni. • Ertuğrul Özkök, Hürriyet Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni. • Sedat Ergin, Milliyet Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni. • İsmet Berkan, Radikal Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni. • Eyüp Can Sağlık, Referans Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni. • Ergun Babahan, Sabah Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni. • Ahmet Kekeç, Star Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni. • İskender Baydar, Takvim Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni. • David Judson, Turkish Daily News, Genel Yayın Yönetmeni. • Nuh Albayrak, Türkiye Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni. • Tayfun Devecioğlu, Vatan Gazetesi, Genel Yayın Müdürü. • Yusuf Ziya Cömert, Yeni Şafak Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni. • Ekrem Dumanlı, Zaman Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni. • Hilmi Bengi, Anadolu Ajansı, Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür. • Veli Özdemir, Anka Haber Ajansı, Genel Müdür. • Gökhan Çırnaz, Business Channel,Yönetim Kurulu Başkanı. • Bülent Korucu, Cihan Haber Ajansı, Genel Müdürü. • Ferhat Boratav, CNN Türk, Genel Yayın Yönetmeni. • Doğan Şentürk, Fox TV, Genel Yayın Yönetmeni. • Mustafa Hoş, Kanal 24, Genel Yayın Yönetmeni. • Dr. Şebnem Karauçak, Kriter Dergisi, Genel Yayın Yönetmeni. • Murat Keskin, Mehtap TV, Genel Yayın Yönetmeni. • Görkem Yaşayan, NTV, Genel Yayın Yönetmeni. • Çınar Oskay, Tempo Dergisi, Yayın Yönetmeni. • Genel Müdürlük, TRT. • İrfan Şahin, Kanal D, Genel YayınYönetmeni. • Ahmet Böken, Samanyolu TV, Genel Yayın Yönetmeni. Maalesef bunlardan biri hariç, hiç birisinden cevap gelmedi! Tek cevap veren, TRT Genel Müdürlüğü, Haber Dairesi Başkanlığı, 04.07.2007 tarihli faksında şöyle diyordu: "İlgili yazınızda söz konusu edilen seminere Haber Dairesi Başkanlığı'ndan katılan olmamıştır: Bilgilerinizi rica ederim. Tuğrul UTKU, Genel Müdür adına, Haber Dairesi Başkanı".
Oysa ben, tüm TRT Genel Müdürlüğü bünyesini söz konusu etmiştim, yalnız Haber Dairesi Başkanlığı'nı değil! Ve elimdeki çok sağlam bilgiye göre, TRT kurumundan da AB'nin yurtiçi ve yurtdışı eğitim ve seminerlerine katılanlar olmuştu.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ne Başvuru
7 Eylül 2007 tarihinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı'na bir e-posta iletisi göndererek, araştırmamda yardımcı olmalarını, AB tarafından eğitilen ve seminerlere katılan Türk gazeteci ve editörlerinin adlarını bildirmelerini rica ettim. 11 Eylül 2007 tarihinde, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden şu cevap geldi:
''Araştırma konunuzla ilgili olarak kayıtlarımızda bilgi bulunmamaktadır. Yardımcı olamadığımız için üzgünüz. Saygılarımızla, TGC"
Kendilerini 'Türkiye'nin En Yaygın Meslek Kuruluşu' olarak tanıtan örgütün verdiği cevabı görüyor musunuz? Hemen aynı gün, kendilerine şu iletiyi gönderdim: "Sayın Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı, iletiniz için teşekkür ediyorum. Vermiş olduğunuz cevabı hayretle karşılamış olduğumu bildiriyor, bu cevabınızı yakında çıkacak olan kitabımda kullanacağımı bilgilerinize sunuyorum. Saygılarımla."
Uzun bir süre geçip cevap alamayınca, 21 Eylül 2007 tarihinde, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Orhan Erinç'e bir ileti gönderdim. Yaptığım başvuruyu ve bana verilmiş olan cevabı özetledikten sonra şunları yazdım:
"Sayın Orhan Erinç, Türkiye'den Brüksel'e yüzlerce gazeteci ve editör AB'den eğitim almaya, seminerlere katılmaya gidiyor, bu haber medyada yer alıyor, ama Türkiye'de Gazeteciler Cemiyeti’nin bundan hiç haberi olmuyor! Buna değil araştırmacı yazarlar, sade vatandaşlarımız bile inanmayacaklardır! Bu nedenle, yapmış olduğum başvuruyla şahsen ilgilenmenizi, istemiş olduğum bilgilerin tarafıma gönderilmesini sağlamanızı rica ediyorum. Saygılarımla."
Bir hafta geçip de Orhan Erinç cevap vermeyince, kendisini Cumhuriyet gazetesinden telefonla aradım. Başvurumdan haberi olduğunu, beni de tanıdığını söyleyince hemen konuya girdim, AB'nin eğitim ve seminerlerine katılmış Türk gazeteci ve editörlerin adlarını öğrenmek istediğimi bildirdim. Aramızda şöyle bir konuşma geçti:
Orhan Erinç- Biz, dernekler yasasına göre kurulmuş bir örgütüz. Gazetecileri izleme olanağımız yok!
Ben- Gazetecilerin izlenmesi söz konusu değil, AB'nin davetlisi olarak Brüksel'e giden gazeteciler kimler, ben onları öğrenmek istiyorum.
Orhan Erinç- Gidenlerin hepsi gerçek gazeteciler olmayabilir! Ben gazeteciyim diyen başıboş kişiler de gitmiş olabilir!
Ben- Cumhuriyet gazetesinden kimler gitmiş, onları söyler misiniz?
Orhan Erinç- Ben bilemem!
Ben- Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yöneteni İbrahim Yıldız'a başvuru mektubumu kargo ile gönderdim, cevap verme nezaketini bile göstermedi!
Orhan Erinç- Onu ben bilemem!
Ben- AB'nin hibe fonlarından yüzlerce Türk gazeteci Brüksel'e gitti, eğitimden geçti ve seminerlere katıldı. Bunlar gizli kapaklı yapılmadı. Ama bunlarkimlerdi diye sorduğumda tüm yetkili organlar ve kişiler sağır duvar oldu! Sizce bu bilginin saklanması 'şeffaflık' ilkesine ters düşmüyor mu?
Orhan Erinç- Şeffaflık, görecelibir terimdir!
Ben- Yani AB'den hibe alanlar, işlerine geldiklerinde şeffaflık sözcüğünü dillerinden düşürmezler, işlerine geldiğinde de şeffaflık, göreceli bir terimdir mi derler?
Orhan Erinç- Siz uzman bir araştırmacısınız, istediğiniz bilgilere bir yoldan erişirsiniz!
Ben- Siz bu yolda bana yardımcı olamayacak mısınız,en azından Cumhuriyet gazetesinden gidenleri söyleseniz...
Orhan Erinç- Ben bilemem!
"24 Temmuz Sansürün Kaldırılışı" gününü, Philip-Morris şirketinin ve Konrad Adenaur Vakfı’nınparasal desteği altında kutlamaktan hiç utanmayan, hiç sıkılmayan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin başkanı ve Cumhuriyet gazetesi Yayın Kurulu üyesi Orhan Erinç'in söyledikleri, işte bunlar...
Çağdaş Gazeteciler Derneği'ne Başvuru
7 Eylül 2007 tarihinde, Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanlığı'na da bir ileti gönderdim, aynı konuda yardımlarını istedim. 14 Eylül 2007 tarihinde cevap verdiler, gerekli araştırmayı başlattıklarını, bir liste edinirlerse en kısa zamanda bana ulaştıracaklarını yazdılar. 17 Eylül 2007 tarihinde bir ileti daha gönderip, çalışmalarını sürdürdüklerini, henüz istediğim bilgilere ulaşamadıklarını ancak en kısa sürede ulaşacaklarını bildirdiler. Ne yazık ki, iyi niyetli yaklaşımlarına rağmen, Çağdaş Gazeteciler Derneği de yardımcı olamadı, AB hibesiyle Brüksel'e gitmiş eğitimden geçmiş, seminerlere katılmış tek bir gazetecinin adını dahi bildiremedi!
Sonuç
AB'nin hibesiyle Avrupa'ya gidip yiyip içen, yatıp kalkan, cep harçlıklarını alan ve eğitimden geçen ve seminerlere katılan yüzlerce Türk gazeteci ve editörün adlarına ulaşmak için nasıl çaba göstermiş olduğumu yukarıda ayrıntılarıyla gördünüz. Bu araştırmalarımın sonucu olarak, şimdilik, bunlardan ancak bir bölümüne ulaşmış bulunmaktayım. Aşağıda onların adlarını bulacaksınız. Ama unutulmasın, bu liste henüz tamamlanmamış olup, çok eksiktir. Araştırmalarım, hem yurtiçinde hem de yurt dışında sürmektedir. Listenin tamamına ulaştığımda, bu kitabımın bundan sonraki baskılarında halkımıza sunacağım.
AB Hibesiyle Brüksel'de Eğitimden Geçmiş ve Seminerlere Katılmış Gazeteciler ve Medya Elemanları:
Akşam: Nagehan Alcı, Cumhuriyet: Özlem Yuzak, Mine Esen Ergür, İpek Yezdani, Dünya Gazetesi: Neşe Sönmez, Hürriyet: Ayten Serin, Neslihan Akdaş, Milliyet: Serkan Arman, Özgür Ekşi, Referans: Şule Zengin, Radikal: Hanife Şenyüz, Zeynep Aksoy, Nazarı Özcan, Sabah:Sinan Şahin, Star Gazetesi: Pelin Cengiz, Türkiye Gazetesi: Mehmet Gel, Serdar Uyan, Vatan:Uğur Koçbaş, Yeni Şafak: İpek Aydın, Zaman: Süleyman Kurt, Birikim Dergisi: Ceylan Özerengin, Ekonomist Dergisi: Emrah Gürkan, Yeni Para Dergisi: Sefer Yüksel, Anadolu Ajansı: Feyzullah Yarımbaş, Anka Haber Ajansı: Aycan Alp Erözalp, Foreks Haber Ajansı:Erkan Kızılocak, Reuters: Zerin Elçi, Elif Ünal, ATR: Metin Mutanoğlu, BRT: Gökmen Karadağ,CNBC-e: Evren Ballım, CNN Türk: Hande Fırat Devrimci, Özgül Apaçe, Emre Temel, Habertürk TV: Gülin Yıldırımkaya, Kanal 7: Mehmet Acet, NTV: Pınar Aydınlı, Sky Türk: Lale Şıvgın, Star TV: Seda Erden, TRT: Ziya Erel, Nurettin Turan…
Sonsöz: Uzun bir süredir AB, Türk gazetecilerini düzenli olarak eğitmektedir. (Yani beyinlerini yıkamakta ve uzaktan kumandalı robot gibi ülkemize yollamaktadır. AA) Bu eğitimin tüm masrafları, ceplere konulan harçlıklar dahil, AB tarafından karşılanmaktadır. AB hibesiyle Brüksel'de yemiş içmiş, yatıp kalkmış, cep harçlıklarını almış ve eğitimden geçmiş Türk gazetecilerin AB'yi eleştirmesi, eleştirenlere destek olması asla söz konusu olmayacaktır. AB hibesiyle Brüksel'de beyin-yıkama eğitiminden geçmiş yüzlerce gazeteci, AB'nin Türk medyası içine sokmuş olduğu birer 'Truva Atı'dır. (...)
[1] Yılmaz Dikbaş, "Avrupa Birliği Tabuta Çakılan Son Çivi", AsyaŞafak Yayınları, İstanbul, Mayıs 2007, 5. Baskı
[2] The Daily Telegraph, 02.11.2000
[3] Dan Bilefsky, "EU officials defends joumalist subsidies", International Herald Tribüne, 06.04.2006
[4] Yılmaz Dikbaş, "Avrupa Birliği Tabuta Çakılan Son Çivi", AsyaSafak Yayınlan, İstanbul, Mayıs 2007. 5.Baskı, sayfa: 311-315
[5] A.g.e. sayfa: 311-312
[6] Gaflet Dalalet Hıyanet / Asya Şafak yy. 4. Basım sh: 546-570
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN KAYNAK:millicozum.com
SOLİTİRAZ.COM