Libya'da Fransa İtalya çatışması derinleşiyor
Fransa ve İtalya arasında Libya hakkında yaşanan söz düelosu, iki ülkenin artık açıkça çatışma halinde olduğunu gösteriyor.
İki emperyalist ülke de Libya'yı sömürgeleştiren ülkeler. Bugün de iki emperyalist kanlı ülke Fransa ve İtalya ırzına geçip iğdiş ettikleri Libya’yı yalnızca petrol kuyularından ibaret saymakta ve bunun için birbirleriyle mücadele etmektedir.
İtalya, petrol ihtiyacının yüzde 48’ini ve doğalgaz ihtiyacının yüzde 40’ını Libya’dan ithal etmektedir. Dolayısıyla İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini’nin Fransa’yı hedef alan hakaret dolu açıklamalarının arkasındaki neden de budur.
Salvini, açıklamasında, “Eğer Macron, Libya’nın kendisine ait olduğunu düşünüyorsa çok yanılıyor. Libya’nın İtalya ile tarihi olarak özel bir ilişkisi bulunmaktadır. Bu nedenle ondan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz” diyerek sözlerini şöyle sürdürmüştü;
“Macron ile ilişkilerimiz çok iyi ve dostçadır. Ama nasıl ki Macron, Fransa’nın çıkarlarını korumaya çalışıyorsa benim görevim de İtalya’nın çıkarlarını savunmaktır.”
Bu açıklamalara sert bir şekilde karşılık veren Fransa’nın AB Bakanı Nathalie Loiseau, “Fransa, bu ‘Kim daha salak' yarışmasına katılmayacaktır” dedi. Macron’un ofisinden yapılan açıklama ise İtalya İçişleri Bakanı’nın bu açıklamalarını ‘saçmalıkla’ niteledi.
İki ülke arasındaki bu söz düellosu, aralarında var olan çatışmanın, Libya’nın istikrarı konusunda bir görüş ayrılığından kaynaklanmadığını, bilakis bir çıkar ve bu çıkarları koruma savaşı olduğunun altını çizmektedir.
Libya halkının durumu, ülkenin bütünrlüğü ve istikrarı bu iki ülke için önemli değildir; ajandalarında hiç yeri yoktur. Öyle ki İtalya'nın Libya’da silahlı milis güçleri ve terör örgütlerinin baş finansmanı olarak açıkça Müslüman Kardeşler ile işbirliği yapmakta ve önümüzdeki günlerde yapılması planlanan genel seçimlerde Müslüman Kardeşler’in iktidara gelmesini istemektedir. Ancak mevcut koşullarda seçimler yapılması halinde Müslüman Kardeşler’in kaybedeceği kesin olduğu söylenmektedir. İtalya, uluslararası düzeyde harekete geçerek seçimleri geciktirmeye çalışmakta BM’nin kararını etkilemeye çalışmaktadır. İtalya, Paris Konferansı’nda Libya’da seçimler düzenlenmesi kararını kabul etmemiştir.
İki ülke arasındaki söz düellosunda en açık davranan İtalya Savunma Bakanı Elisabetta Trenta oldu; Fransız mevkidaşı Florence Parly’i şu sözlerle uyardı: “Açık olalım, Libya’da liderlik bizimdir.” İtalyan La Stampa gazetesi de yayınladığı bir haberinde, bunu açıkça dile getirmiştir:
“Fransa’nın Libya’da oynadığı rol, İtalya’nın ulusal güvenliğini hedef almaktadır.”
Fransa, Libya’da daha çok güney bölgelerinde hakimdir; tarihsel olarak da bunda hak idda etmektedir. Ancak Libya ordusunun düzenlediği operasyonlarda güney batı bölgesinin başkenti olan Sebha’yı ele geçirmesi, aralarında Tamanhit askeri üssünün de bulunduğu önemli askeri üsleri geri alması Fransa'yı panikletmiştir.
İki ülke arasındaki söz düellosu göçmen krizinde de aynen sürmektedir. İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini, göçmen krizini görmezden gelmek ve üzerine düşen görevi yerine getirmemekle suçladığı Fransa’yı şu sözlerle hedef aldı: “İtalya, Fransa gibi ikiyüzlü bir ülkeden ders almayı reddetmektedir.”
İtalya ve Fransa arasında Libya pastasını paylaşamamaktan doğan çatışma elbetteki Libya’da bir türlü gelmeyen istikrarın baş nedeni. Bu iki ülke terör ve kaos ile mücadele çabalarını çökertmekte, DEAŞ vb. örgütlerin daha fazla yayılmasına yardımcı olmaktadır.
Açıkçası, Libya’nın zengin doğal kaynakları, petrol kuyuları ve içinde bulunduğu siyasi bölünmüşlük, başka ülkelerin hırsla etrafında toplanmasına, sömürgeci güçlerin farklı yollarla bir kez daha bu topraklara dönmesine yol açmıştır.
Olan masum emekçi yoksul Libya halkına olmaktadır. Çatışmanın merkezindeki aktörlerin İtalyan petrol şirketi Eni ile Fransız Total olduğunu belirtmeye ise gerek yok.
KAYNAK: Cibril Ubeydi -Libyalı araştırmacı yazar - www.aawsat.com
SOLİTİRAZ.COM