18 Nisan 2024 Perşembe

Devrimci Yön

Neden TİP Ve Hangi TİP? / Durmuş Tiryaki

Neden TİP Ve Hangi TİP? / Durmuş Tiryaki
10 Mayıs
10:00 2018

 

"... Bütün yollar sosyalizme çıkar." Behice Boran


Soruyla başlamamın birbirine bağlı iki sebebi var. Türkiye, epeycedir adeta bir örgütler enflasyonu yaşıyor, başka deyişle örgütler mezarlığı… Bir de örgütçülük oynayan “kadrolar”ın her defasında biraz daha çölleştirdiği mümbit toprağa benziyor.

Daraltarak söylemeliyim ki beni sol ilgilendiriyorve tablo aynı. O halde bunca örgüt varken şimdi TİP’e neden ihtiyaç duyuldu? TİP’i*yeniden kurma iddiası içinde olanların “Gel Kardeşim” çağrı metinlerinin dışında açıklayıcı bir cevabına rastlamadık, ancak kimi kıdemli ve sembol TİP’lilerin itirazları kamuoyuna yansıdı. İtirazların caydırıcı bir etkisi olmadı. (Bkz. T. Z. EKİNCİ - Ş. ERİK, 01.04.2018, Cumhuriyet ve Birgün Gazeteleri “Demokratik ve Sol Kamuoyuna" başlıklı duyuru)

Tersinden hareket edilirse, demek ki mevcut örgütler parti ihtiyacımızı karşılamıyor ve sol yelpazede bir boşluk var. TİP’i yeniden kurmakta ısrar eden irade bu boşluğu görmüş olabilir ve “neden TİP” sorusuna, kağıt üstünde ikna edici şekilde açıklama gereği duymadan, maddi hayatın içinde fiilen örgütleyerek, üstelik de partilerden bir parti konumunu aşmayı başaran bir örgütlülükle taçlandırarak cevap vermeyi düşünmüş olabilir.

Bütün iyimserliğimizle gelecekten umutlu da olsak, TİP'i temsil ve özümseme kabiliyetlerinin, tarihsel taşıyıcılıklarının zayıflığını göz ardı da etsek, yeniden kuruculuğa ön ayak olanların "örgüt sicilleri" belli çekinceleri akla getiriyor. Bu yazının, kesinlikle doğru'yu arayışımıza ket vurma niyeti taşımayan, mümkünse "çekinceler"in açımlanmasına katkıda bulunmaya çalışan notlar olarak okunmasını diliyorum.


“HANGİ TİP” SORUSU, “NEDEN TİP” KADAR ÖNEMLİ.

TİP’in ’71-’75 ve ’80-’88 yasaklı dönemlerini dışarıda tutarsak, ’61-’80 TİP sürecini kabaca iki bölümde değerlendirmek uygun olur. TİP, “saf” emekçi duyuşlu bir grup sendikacı tarafından kurulup, M. A. Aybar- B. Boran- S. Aren’in katılımlarından itibaren sınıf partisi olmaya doğru evrim göstermiş, Boran'ın müdahaleleriyle daha ortodoks bir doğrultuya girmiştir.

Diyalektik bir bütün olmasına rağmen, anlatım kolaylığı açısından şöyle bir şemalaştırma eşliğinde devam edebiliriz: Kuruluştan12 Mart 1971’de askeri rejim tarafından kapatılmasıyla sona eren evreye 1.TİP, 1975’de tekrar legal olarak kurulup 12 Eylül 1980’de eylülist darbe tarafından kapatılışa kadar geçen evreye 2. TİP sistematiği ile bakmakta yarar var. İsim, kadro sürekliliği, siyaset stratejisi, hatta programatikrenk her iki TİP'te özü itibariyle değişmeyen ortak paydadır.

2.TİP ideolojik olarak daha homojen, dikeyine disiplinli, hücre tipi örgütlü ve bilimsel sosyalizmi rehber kabul etmiş bir sınıf partisi olarak yapılanırken, 1.TİP daha gevşek, daha ziyade işçi-emekçi kökenli, ideolojik olarak ilerici, yurtsever, emekten yana bir örgüt olarak vücut bulmuştur. 1. TİP, tamamen kendine özgü tarihsel koşullarda işçilerin hak ve çıkarlarını parlamentoda savunmak, siyaset düzeyinde genel planda çalışanların temsilcisi ve sözcüsü olmak amacı ile yola çıkmıştır.

Yeniden kuruluşun düğümü, partinin bilimselliğinde, yerelliğinde, emekçi niteliğinde değil, 1. TİP'i mi, 2. TİP'i mi model alacağı ile ilişkilidir. 1.TİP, Türkiye'de sosyalizmin gelişmesine paralel olarak, sosyo-ekonomik yapı tahlillerinin, devrim stratejilerinin ve uluslararası saflaşmanın yörüngesinde bir yandan zengin bir düşünsel aydınlanmaya kaynaklık ederken, öbür yandan sol içi çeşitliliğe, ayrışmalara sahne olmuştur. Solun başlangıçta çeşitli başlıklardaki yorum farkı, bir aşamadan sonra aynı örgüt içinde kendini ifade etmeyi yeterli görmez ya da kendini aynı örgüt içinde ifade edemez noktaya gelince kopmalar başlamış; her bir görüş, kendi örgütünü, hareketini, mücadele yolunu oluşturmaya koyulmuştur. Kendiliğinden, birden bire adeta solun çatı örgütü durumuna gelen TİP kısa bir zaman içinde ve hızla bu görünümünü yitirmiştir. Özellikle 1968'den sonra kökleri TİP'e dayanan pek çok sol örgüt, fraksiyon ortaya çıkmış, TİP giderek tüm solu kapsayan, kucaklayan, barındıran özelliğinden uzaklaşmış, kendisini içine doğru arındıran, marksist sınıf kimliğine yoğunlaşan  bir yapıya bürünmüştür.

Tam bu süreçte 12 Mart faşizan yönetiminin baskısına uğramış ve yasal varlığına son verilmiştir. 2. TİP 1975'de tekrar açıldığında buradan başlamıştır. Yani solun farklı siyasetlerinin uzantılarını, temsilcilerini içinden ayıklamış, ideolojik birliğini sağlamış, işçi sınıfının öncülüğünü benimsemiş ve meşru mücadele yolunu seçmiş çelik bir parti misyonu ile donanmış şekilde kurulmuştur.

Ömrünün ara bir döneminde nesnel koşulların zorlaması ile heterojen bir karakter alan 1.TİP, 2. TİP’e ulaştığında bu defa başka bir düzlemde kendini yeniden üreterek tıpkı başlangıçtaki gibi yeniden homojenleşmiş "ilk"in bir versiyonu olarak varlığını ortaya koymuştur.

Dolayısıyla TİP’in zorunlu ve geçici bir ara dönemindeki heterojenliğe vurgu ile TİP’i yeniden örgütlemek gerçekçi görünmemektedir. Bu güncel olarak “Birleşik Haziran Hareketi” deneyiminde de sınanmıştır. Bilindiği üzere HTKP,** Birleşik Haziran’ın en hararetli öncülerinden, bileşenlerindendi. Haziran’la solumuza kitlesel, militan, müşterek bir araç kazandırmayı kurgulamışlardı. Birleşik Haziran’ın “hareket” olarak kalıp kalmamayı ya da parti olup olmamayı istemesinden tamamen bağımsız, doğuşunda dayandığı çeşitliliği şimdi önemli ölçüde kaybettiğini,ağırlıklı olarak belli bir siyasi geleneğin rotasında yan-örgüt statüsüne yerleştiğini gözlüyoruz. Yapılanışında değişik sol grupların, değişik sol siyasi kişilerin katılımıyla vücut bulan ve nispeten olumlu beklentiler doğuran “birleşik hareket”  arayışı da böylece sola ivme katacak bir sıçrayışa mevzi olamadan kısırlaşmış gibi...

Sonuçta “Birleşik Haziran Hareketi” deneyiminden parti çıkartmak bir tarafa, “birleşik”liği dahi sürdürmek zayıflamışken, TİP’i birleşik model üzerinden yeniden kurmak ne kadar olası?..

Hele de mevcut girişimin içeriğine bakıldığında bu imkansıza yakın. Çünkü, ne Türkiye solunu kapsayacak denli temsil kabiliyeti olan farklı örgüt ve kişilerle buluşabilmiştir, ne de TİP’in bayrak isimlerini/emektarlarını çekebilmiştir. Öznesi sadece HTKP olan bir parti ister istemez dar ve homojen bir modeli tekrar etmiş, 2. TİP’i taklite düşmüş olacaktır. Hangi taklit salt ismin büyüsüne dayanarak alternatif olabilmiş ki?

Belki HTKP’nin kendi iç hesapları açısından bir ihtiyaca cevap verilmiş olması söz konusudur ama Türkiye’nin sol ve sınıf dinamikleri açısından bir yaratıcılık ifade etmesinin  hayalden öte geçmesi zordur.

TİP’e hakkını verecek kadroları dahi razı etmekte zorlanan, üstelik mazisinde kısmen TİP muhalifliğiyle tanınan bazı kişilerle sınırlı kalmış bir girişimin sürekli tartışılacağı ve en hafif deyişle sorunlu doğacağı aşikardır.

TİP, ya tutarsa mantığı ile göle maya çalarak ele alınacak, olmasa da pratik zamanın çarkları arasında örselenmesine seyirci kalınacak türden bir parti değildir; Türkiye sosyalizminin dünden yarına akan büyük ırmağıdır. Boran'ın saptadığı gibi sosyalizme götüren yolların mimarisinin temel taşıdır.

Başa dönerek sorumu soruyla tamamlamak istiyorum: Ayrıca HTKP'nin varlığı devam ettikçe, aslında HTKP’nin ikizi/türevi biçiminde somutlaşacağı su yüzüne çıkan yeni TİP’in rolü, işlevi ne olacaktır ve bu durumda TİP’in tarihi saygınlığına, mirasına zarar verilmiş olunmayacak mıdır?

O Yüzden TİP’i şu veya bu partiye/gruba yamamaktan ya da yedekte bir takım çantası gibi kullanmaktansa tarihi yerinde korumak, ortak esin hazinemiz olarak değerlendirmek, şanına yakışan daha sorumlu bir davranış gibi geliyor bana.

Ankara, 06.05.2018 

 *TİP: Türkiye İşçi Partisi*
*HTKP: Halkın Komünist Partisi


DURMUŞ TİRYAKİ

SOLİTİRAZ.COM

Facebook'ta Sol İtiraz