28 Mart 2024 Perşembe

Devrimci Yön

PKK’nın Süleymaniye’deki ofisinin kapatılma kararı ne anlama geliyor?

PKK’nın Süleymaniye’deki ofisinin kapatılma kararı ne anlama geliyor?
14 Aralık
00:00 2018

Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Genel Sekreteri ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkan Yardımcısı Kubat Talabani, 29 Ekim 2018’de ruhsatı olmayan bütün siyasi merkez ve derneklerin 24 saat içerisinde kapatılması yönünde bir talimat yayımlamıştı. Bu karar doğrultusunda, Süleymaniye ve çevresinde PKK’nın siyasi ayağı olarak faaliyet yürüten Tevgera Azadi Partisinin ruhsatı bulunmadığı ve IBKY İçişleri Bakanlığının izni olmadan faaliyet yürüttüğü için kapatılma kararı alındığı ifade edildi. Nitekim karar 27 Kasım günü sabah saatlerinde uygulamaya koyuldu ve güvenlik güçleri tarafından kuşatılan Tevgera Azadi’nin Süleymaniye’nin Çarbağ Mahallesi’nde bulunan parti merkezinin 24 saat içinde boşaltılması istendi.

Karara sert bir tepki veren PKK’ya bağlı parti sözcüleri ise ofisi kapatmayacaklarını belirttiler. PKK’ya yakınlığıyla bilinen eski Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi Eşbaşkanı Faik Gulpi, olaya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu kararın arkasında siyasi bir amaç bulunmaktadır. KYB, Türkiye ile ilişkilerini düzeltmek istemekte ve bunun için de PKK’ya bağlı ya da PKK’ya yakın güçlere muhalefet etmektedir. Eğer bu resmî bir hükûmet kararıysa Azadi Hareketi’ni Kubat Talabani değil İçişleri Bakanlığı bilgilendirmelidir.” Kararın, İçişleri Bakanlığının resmî kanalları yerine Kubat Talabani’nin imzasıyla yayımlanması Kürdistan Demokrat Partisinin (KDP) bu sorumluluğu KYB’nin üstlenmesini istemesiyle ilgili olabilir. Zira KDP hem İran hem de PKK ile mesafeli ilişkiler yürütmektedir. Konuyla ilgili 27 Kasım’da bir basın toplantısı gerçekleştiren Tevgera Azadi yetkilileri ise Irak hükûmetinden izin aldıklarını ve kuruluş tarihinden beri izin konusunda IKBY’ye başvuruda bulunmalarına rağmen kendilerine hâlâ herhangi bir cevap verilmediğini belirttiler. Bütün bu itirazlara rağmen partinin Süleymaniye’nin Koye, Kelar, Raperin, Kıfri, Ranya ve Keladız ilçelerindeki yedi ofisi 29 Kasım’da kapatılmış bulunmaktadır. Karara tepki olarak PKK tarafından 30 Kasım’da, Tevgera Azadi’ye yakın bir gençlik örgütü üzerinden KYB’nin Koye’deki ofisine saldırı düzenlenmiş ve KYB bayrakları indirilmiştir.

Tevgera Azadi’ye yönelik alınan bu karara ilişkin üç ana nedenden bahsedilebilir. Bunlardan ilki, Süleymaniye ve çevresinde etkin güce sahip olan Celal Talabani’nin oğlu Pavel Talabani’nin 4 Ekim 2018’de Türkiye’nin Erbil Başkonsolosu Hakan Karaçay ile Erbil’de gerçekleştirdiği görüşmenin içeriğidir. Medyaya yansıyan bilgilere göre bu görüşmede Talabani, Karaçay’a PKK’nın Süleymaniye’deki siyasi çalışmalarının yasaklanması ve derneklerinin kapatılması için adım atacaklarına dair söz vermiştir. Bu da KYB’nin Türkiye ile ilişkilerini düzeltmek için gerekli adımları atacağı izlenimini vermektedir. Türkiye KYB’den Ağustos 2017’de Ankara’daki ofisini üç gün içerisinde kapatmasını istemişti. 17 yıldır Ankara’daki bu ofisin temsilciliğini yürüten Behroz Gelali, kararın ardından bir açıklama yaparak 17 yıl boyunca Türkiye ile aralarında birçok kez “siyasi kriz” yaşandığını ancak işlerin hiçbir zaman bu raddeye gelmediğini ifade etmişti. Bu siyasi krizin ana başlığı KYB’nin PKK ile olan yakınlığı ve ilişkileriydi. Aynı zamanda Eylül 2017’de, IKBY tarafından gerçekleştirilen bağımsızlık referandumdan dolayı Türkiye’den Erbil ve Süleymaniye’ye olan uçuşlar da durdurulmuştu. Dolayısıyla KYB, denetimi altındaki Süleymaniye ve civarında PKK’nın faaliyetlerini yasaklayarak Türkiye ile bozulan ilişkilerini düzeltmenin yanında Süleymaniye’ye yönelik uçuş yasağının kaldırılmasını sağlamak da istemektedir. KYB bu adımı atarken İran’ın Süleymaniye üzerindeki baskın konumunu zayıflatmayı da amaçlamaktadır. Zira KYB’nin Türkiye ile ilişkilerini düzeltmemesi durumunda Süleymaniye, coğrafi konumu gereği fiilen İran’ın bir vilayeti hâline gelebilir. Bağdat yönetimi üzerinde ciddi nüfuz sahibi olan Tahran, Süleymaniye’de de kaymakamdan valiye, belediye başkanından emniyet müdürüne kadar şehrin tüm yerel yöneticilerinin seçilme veya atanma aşamalarında etkilidir. Uçuş yasağının kalkması ise bölgede en fazla iş yapan yabancı yatırımcılar arasında bulunan Türk iş adamlarının Süleymaniye’ye daha rahat seyahat etmesini sağlayacaktır. Bu adım, bölgenin ekonomik açıdan kalkınmasına katkıda bulunacağı gibi bu sayede Türk iş adamları Süleymaniye ile iyi ilişkilere sahip olan ve ABD yaptırımlarıyla zor zamanlar geçiren İranlı yatırımcılara Süleymaniye’de bir alternatif teşkil edebileceklerdir.

Kararın arkasındaki ikinci neden ise KYB’nin bölgedeki iktidar mücadelesidir. KYB içerisinde PKK’ya yakınlık duyan gruplar birkaç yıldır bu örgütle olan temasın kesilmemesi için diretmekteydiler. Bu nedenle daha önce KYB içerisinde yer alan Goran Hareketi 2015-2016 yılları arasında çıkan siyasi çatışmalardan dolayı bağımsız bir parti kurmuştur. Eylül 2018’deki son milletvekili seçimlerinde Goran Hareketi’ni temsil eden Değişim Partisi 12 milletvekiliyle IKBY parlamentosunda yerini almıştır. Bir diğer ayrışma da Goran Hareketinden kopan Yeni Nesil Hareketi’dir. Hâlihazırda Yeni Nesil Hareketi de IKYB parlamentosunda 12 milletvekiliyle temsil edilmektedir. Bu iki parti de PKK’ya yakın ve kısmen de KYB’ye muhalif siyasi hareketlerdir. Süleymaniye’de etkin güce sahip olan Talabani ailesinden Kubat Talabani’nin talimatıyla PKK’ya bağlı bu partinin Süleymaniye’deki bürolarının kapatılması KYB’nin artık PKK ile arasına bir çizgi çizmeye çalıştığı anlamına da gelmektedir.

KYB’nin bu kararının arkasında yatan üçüncü bir neden ise İran’la ilgilidir. İran PKK’yı bölgede hem KYB hem de Türkiye’ye karşı bir denge unsuru ve baskı aracı olarak kullanmaktadır. İran’ın, Tevgera Azadi’nin Süleymaniye’deki bürosuna ilişkin alınan karar konusunda renk vermemesi, bu sessizlikle hangi stratejik amacın güdüldüğü sorusunu gündeme getirmektedir. İran bu duruşuyla, Türkiye ile olan ikili ilişkilerine bir ivme kazandırmayı ve özellikle de ABD yaptırımlarına karşı Türkiye’den kısmen de olsa destek görmeyi amaçlamaktadır. PKK’nın bölgedeki siyasi dengeler açısından İran’ın kolayca vazgeçmek istemeyeceği bir örgüt olması nedeniyle KYB’nin PKK’ya yönelik hamleleri sınırlı kalacaktır. Aksi takdirde PKK’nın bölgede zayıflaması, Kuzey Irak’ın kontrolünün daha güçlü bir şekilde KDP’nin eline geçmesi anlamına gelecektir ki bu durum Türkiye’nin bölgedeki etkisinin daha da artmasına yol açacaktır.

Sonuç olarak KYB’nin Türkiye olan ilişkilerini düzeltme stratejisi çerçevesinde İran, bu karar karşısında şimdilik sessiz kalmıştır fakat İran tarafından PKK ve siyasi uzantılarının bölgede göz ardı edilmesi şu aşamada mümkün değildir. Nitekim “Tevgera Azadi” partisi 2 Aralık 2018’de KYB’nin dahi açık açık faaliyet gösteremediği, Şii milislerin kontrolündeki Kerkük’te 2. Bölge konferansını gerçekleştirmiştir. Türkiye ise Tevgera Azadi ofisinin kapatılma kararını olumlu karşılamış ve bunun doğru yönde atılmış bir adım olduğunu dile getirmiştir. Erbil Başkonsolosu Hakan Karaçay yaptığı açıklamada, “Kararı Tevgera Azadi, PKK ve uzantılarının terör örgütü olduğu gerçeğini göz ardı etmeden gerekçelendirmek uygun olur diye düşünmekteyim.” ifadelerini kullanmıştır. KYB’nin PKK ile arasına mesafe koymak amacıyla Tevgera Azadi’ye karşı sergilediği tutumun etkili bir yöntem olup olmadığını önümüzdeki günlerdeki gelişmeler gösterecektir.

Deniz Caner'in ıramcenter.org adresindeki yazısının tamamını buradan okuyabilirsiniz...

SOLİTİRAZ.COM

Facebook'ta Sol İtiraz